Hayretin bu derecesi fazla değil mi arkadaşlar! “Meşhurlaşmış yanlış” demek istedim! Ayşe Hanım, içerideki hastamızın tanısı ne idi?
Mikâil Âbi MF demişti Hocam!
Açalım lütfen!
Neyi Hocam?
MF’i!
Hatırlayamadım Hocam!
Hatırlayan bir arkadaşımız açsın!
Mikôzis Fungoides Hocam!
Âferin Nevzat Bey! Pekî, “mikôzis” ne demek oluyor?
“Mantar hastalığı” demek oluyor Hocam!
“Fungoides”in anlamını da bize Dursun Bey açıklasın?
“Mantara benzer” gibi bir anlam çıkıyor Hocam!
Âferin! Birleştirelim, “mantara benzer mantar hastalığı” gibi bir şey oldu! Pekî, bu hastalığın kitapta yazan adı neydi Mücâhit Bey?
“Kutanöz T hücreli lenfôma” Hocam!
Âferin! Yâni?
Yavaş seyirli bir deri kanseri Hocam!
O kelimeyi, özellikle hastaların yanında kullanmayalım arkadaşlar!
Ne diyelim Hocam?
Yavaş seyirli bir deri malinitesi diyebilirsiniz meselâ! Pekî mantarla ne ilgisi var?
Hiçbir ilgisi yok Hocam!
Pekî, niye böyle adlandırılmış?
Herhalde sizden dinleyeceğiz Hocam!
İlk tanımlandığı yıllarda ne olduğu tam anlaşılamadığından, böyle yakıştırma bir isim konmuş. Bu isim öyle bir yerleşmiş ki, “adı çıkmış dokuza, inmez artık sekize” misâli, yanlış iyice yerleşmiş. İşte bu tür yerleşmiş, yanlış olduğu bilindiği halde kullanılmaya devâm eden adlandırmalara “meşhurlaşmış yanlış” anlamına “galât-ı meşhur” denmiştir. Başka bir örnek daha verelim de konu iyice aydınlansın!
O örneği de yârın konuşsak Hocam!
Hayrola!
Yorulduk Hocam!
Yorgun savaşçılar! Oğlum, Hocanız’dan neredeyse yarım asır daha gençsiniz, sabah sabah ne yorgunluğu bu?
Dün gece Millî maç vardı da Hocam!
Haa, öyleyse haklısınız! Ama önce şu “Yorgun Savaşçı” mes’elesini bir halledelim! Hanginiz okudu?
Neyi Hocam?
“Yorgun Savaşçı”yı evlâdım!
İlk defâ duyuyoruz Hocam!
Yol Ayrımı, Devlet Ana, Kurt Kânunu, Karılar Koğuşu… desem! Yazarını bâri söyleyin!
Çıkaramadık Hocam!
Kemal Tâhir evlâdım, Kemal Tâhir! Malatya’da da hapis yatmıştı, o bakımdan hemşerimiz sayılır. Hatta “Karılar Koğuşu” romanını Malatya Hapishanesi’nde iken yazmıştır. İnsan, hiç olmazsa hemşerilik hatırına bilir bunu yâhu!
Biz aktüel kitapları okuyoruz Hocam!
Yârın da oradan soracağım, ona göre hazırlanın! “Yorgun Savaşçı”, merhum Hâlit Refiğ tarafından filme de çekilmişti, ama “zülf-ü yâre dokunduğu” gerekçesiyle gösterime giremedi. Kopyalarının da yakıldığı söyleniyor.
Nereye dokunmuş Hocam, anlayamadık?
“Zülf-ü yâre” dokunmuş evlâdım, “zülf-ü yâre”!
Anladıysak Arap olalım Hocam!
Bu gidişle Arap ta olacaksınız, Zenci de! Saat 12’de ana kapıda buluşalım! Mâlum, ferfene yapacağız! Şimdilik iyi günler arkadaşlar!