Cumhuriyetin ilk yıllarında, bütün müzik kültürü yanık uzun havalardan ibaret olan Anadolu insanını klasik Batı müziğine alıştırmak için, Riyaseti Cumhur Senfoni Orkestrası çeşitli şehirlerde konserler veriyordu. Bu konserlere katılmak mecburi olmamakla birlikte, resmi zevatın dikkatini çekmemek için insanlar çoğunlukla davete icabet ediyorlardı.
Sıra bir gün Sivasa gelmiş. Konser akşamı Sivasın en büyük salonu hınca hınç dolmuş hatta ayakta kalanlar bile olmuş. Orkestra, Şef Osman Zeki Üngör yönetiminde; Bach’tan, Beethoven’den, Mozart’tan, Vivaldi’den seçme eserler seslendirmiş. Yaklaşık 3 saat kadar süren konserin bitiminde, Anadolu Ajansı muhabiri salondan çıkan ahaliye konser hakkındaki fikirlerini soruyor. Yaşlıca bir vatandaş, iyice bunalmış olacak ki kendini tutamamış: “Evladım bu ne yaa! Gıy gıy da gıy gıy, mıy mıy da mıy mıy, vıy vıy da vıy vıy! Valla Sivas Sivas olalı Timurdan belli bele zulüm görmedi” demiş.
Aradan 5-6 sene geçmiş. Orkestranın turneleri devam ediyor. Sivasta dördüncü konser verilecek. Bu sefer şef Adnan Saygun, repertuarda da Çaykovski’nin ve kendisinin besteleri ağırlıkta! Gene 3 saat kadar süren konserin sonunda, AA muhabiri izleyenlere bermutad aynı soruyu soruyor. Olacak bu ya! İlk konserdeki dede, bu sefer daha bir dertli vaziyette içini döküyor: “Valla evladım! Bu sefer zulüm dağları aştı! Bi kere şef şefliği bilmiyi! Kemanlar ayrı havada, çello ayrı havada! Piyano “do” basıy, obua “si” çekiy! Viyolonsel “gıy” diyi, kanun “vıy” diyi! Koca Çaykovski’yi mezarında ters döndürdüler”!
Not: Son paragrafın patenti meslektaşım Dr. Hamdi Özcan’a aittir.