Değerli Ağabeyim Dr. Atilla Özcan’ın daveti üzerine bir kaç defa Elbistan’ı ziyaret etme imkanımız oldu. Bu ziyaretlerden birinde, Afşin-Elbistan termik santralini ziyarete gittik. Atila Abi’nin amcaoğlu Alper Bey, işlemenin teknik müdürü idi. Onun rehberliğinde santral alanını gezmeye çıktık. Alan çok geniş olduğundan, bu geziyi arabalarımızla yapıyorduk. İşletme içinde hız yapılmaması için, yola sık aralıklarla kasisler konmuştu. Bu kasislerden birinde, önde giden Haluk Şavlı Abi, iyice yavaşlıyor, o esnada arkasından gelen ve santral bacalarını seyreden Zeki Yıldırım kardeşimiz, Haluk Abi’nin yeni almış olduğu arabasına arkadan çarpıyor ve dikkate değer bir ezik oluşturuyor. Olay mahallinde toplandık, önemli bir hasar olmadığını, göçüğün kolaylıkla tamir edilebileceğini ifade ettik. “Bununla geçmiş olsun”, “cana gelmesin de mala gelsin” temennilerimizi beyan ettik. Arabalarına çok düşkün olan Haluk Abi’nin doğal olarak canı sıkılmıştı ama, bu söz bombardımanı karşısında sesini fazla çıkaramadı.
Geziyi başkaca vukuat olmadan tamamladık ve Malatya’ya döndük. Haluk Abi ertesi gün arabasını kaportacıya verdi ve 3 gün sonra eskisinden daha güzel olmuş bir vaziyette teslim aldı. Zannederim, aradan bir hafta-10 gün geçtikten sonra, bir yatsı namazını Üniversite Camii’nde kıldık. Namazdan sonra Atilla Abi, Haluk Abi, Zeki Bey, ben, Ahmet Çığlı ve birkaç arkadaş Cami’nin avlusunda ayaküstü sohbete başladık. O sırada, Zeki Bey’in 5-6 yaşlarındaki haşarı oğlu Bahadır, babasının elinden aldığı anahtarı, Haluk Abi’nin arabasının arkasında bulunan arabalarının kontağına takıyor ve çeviriyor. Birinci viteste park halindeki araba yerinden zıplıyor ve Haluk Abi’nin arabasına arkadan bindiriyor. Biz gürültü üzerine olay yerine vardığımızda olan olmuştu! Durumu gören Haluk Abi; “Yok arkadaş, bu araba alışkanlık kesbetti, benim arabaya çarpmadan duramıyor. Yarından tezi yok, bu arabayı satıyorum” dedi ve gerçekten ertesi gün arabasını sattı. Bir hafta sonra da yeni bir araba aldı. O günden sonra da, yeni arabasını Zeki Beyin arabasının yanına yönüne, sağına soluna, önüne arkasına parkettiğini görenimiz olmadı!