Bir Dünürlük Hikayesi

            Tıp fakültesinin ikinci sınıfını bitirdiğim 1976 senesinin Ağustos ayında evlendim. Topraklıkta bir ev tuttuk. Evimiz, Hacettepe’ye ve hanımın okulu olan Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi’ne yakın olduğu için okullarımıza genellikle yürüyerek gidip geliyorduk. Bazen bisikletle gidip geldiğim de olurdu. Aynı sokakta, sınıf arkadaşlarımdan 4 tanesi de bizim eve oldukça yakın bir bekar evinde  kalıyorlardı: Antalya’lı Ali Ergin ve Ali Toker, Trabzonlu Mehmet İmamoğlu ve Ereğli Zanapa’lı Ethem Mülazımoğlu. O dönemler anarşinin yoğun olduğu günler! Gidiş gelişlerde genellikle küçük gruplar halinde hareket etmek  zorunda kalıyoruz. Dolayısı ile okula gidiş gelişlerde sıklıkla bu arkadaşlarla beraber oluyoruz.

Evlendikten sonra, bendeki bakım çekimin değiştiğini ve konforun arttığını görünce arkadaşlar da evlenmeye heveslendiler. Bir akşam oturduk, konuştuk ve arkadaşları doğum tarihlerine göre sıralayıp evlendirmeye karar verdik. Bu hesaba göre; ilk sırada Ali Ergin, ikinci sırada Ali Toker, üçüncü sırada Ethem Mülazımoğlu, dördüncü sırada ise Mehmet İmamoğlu yer alıyordu. Gelin adaylarında arayacağımız özellikleri ise; fiziği düzgün olacak, en az lise mezunu olacak ve başörtülü olacak şeklinde belirledik. İlk iki şart kolaydı da, o yıllarda başörtülü kız bulmak oldukça zordu!
Her neyse, biz bir taraftan okulumuza devam ediyoruz, bir taraftan da Ali kardeşimize kız arıyoruz. Bir gün damat adayımız Ali Ergin, bir arkadaşı ile birlikte -muhtemelen Aslan Mayda olacak- Ulus’ta gezerlerken tam aradıkları gibi bir kız görüyorlar. Orta yaşlarda bir zabıta memuru, gene benzer yaşlarda başörtülü bir hanım ve yanlarında gelin adayı başörtülü kızımız! Hızlı hafiyeler hemen aileyi takibe alıyorlar. Onlar mağazaya, bizimkiler de mağazaya, onlar lokantaya bunlar da lokantaya! Bu minval üzere, epey bir takipten sonra aile bir dolmuşa biniyor, bizimkiler de hemen bir taksi çevirip takibe geçiyorlar ve ailenin Hasköy Bayındırlık Lojmanları A Blok 5 numaralı daireye girdiğini tespit ediyorlar.
Akşam yemeğini edikten sonra birşeyler okumaya niyetleniyordm ki kapı çaldı. Ali kardeşim kapıda! “Hayrola Aliciğim, buyur!” Ali, grand tuvalet giyinmiş, ciddi bir eda ile, “Kalkın, dünür gidiyoruz” dedi. Ben “Hayrola, ne dünürü, ne gitmesi” demeye çalışırken Ali açıkladı: “Gündüz Ulus’ta gezerken tam aradığımız gibi bir kız gördük. Boylu poslu, güzel, başörtülü. Bu fırsat kaçmaz. Hadi kalkın, kızı istemeye gidiyoruz”. “Dur oğlum, tanımıyoruz, etmiyoruz. Kimin nesi, kimin fesi! Evli midir bekar mıdır, necidir, nerelidir?” dedim. Ali kardeşim, “Parmaklarını iyice inceledik, yüzük müzük yoktu” dedi. “Lan oğlum, hadi dediklerini doğru kabul edelim, bizden dünür mü olur? Dünür dediğin yaşlı başlı, kelli felli adam demek! Ben fakülte 3, hanım lise 3 talebesi. Biraz araştıralım, kızın durumunu bir öğrenelim, daha münasip bir dünürcübaşı bulalım” diyerek itiraz ettiysem de Ali kararlı bir ifade ile: “Yok kardeşim, kırk yılın başı aradığımız gibi bir kız bulmuşuz. Bizim Ankara’da sizden başka kimimiz var! Şimdi bu iş olacak o kadar” diyerek kestirip attı. “Küllü cahilun cesurun” diyenler ne kadar haklıymış! Ali kardeşimin bükük boynu ve şiddetli israrı karşısında “Senin hatırın kırılacağına, gavurun katırı kırılsın kardeşim” demekten başka elimden ne gelir? “Hazırlan hanım, dünür gidiyoruz” dedim. Sağolsun, hanım da bana uygun, hiç itiraz etmedi!
Yağmurlu bir Ankara akşamı, Murat 124 marka bir taksinin ön koltuğunda Ali, arka koltukta biz cesur dünürcüler, ver elini Hasköy! Hesaba göre, biz gidip kızı isteyeceğiz, işi bağladıktan sonra da takside beklemekte olan damat beyi kız evine davet edeceğiz! Ne kadar pratik ve kolay! Her neyse, heyecanlı damat adayımızı arabada bırakıp, A Blok 5 numaralı dairenin kapısını çaldık. Kapıyı açan 30’lu yaşlardaki Orta Anadolu giyimli kadıncağıza: “Burada bir zabıta, hanımı ve başörtülü kızları varmış, onları arıyoruz! dedik. Kadın, “Burada öyle birisi yok kardeşim!” deyip kapıyı kapattı. Dışarı çıktık, Ali’ye, “Oğlum, burada böyle birisi yok diyorlar! Bu daireye girdiklerinden emin misin? diye sordum. “Valla içeriye ben girmedim, Aslan girdi ve 5 numaralı daireye girdiklerini söyledi” dedi. “Peki, oturun bakalım” deyip tekrar binaya girdik ve 5 numaranın karşısındaki 6 numaralı dairenin zilini çaldık. “Zabıta, hanımı ve başörtülü kızlarını arıyoruz” dedik. Oradan da olumsuz cevap alarak dışarı çıktık. Belki blok numaralarında bir karışıklık olmuştur diyerek, B ve C blokların “5 ve 6 numaralı dairelerinin de zillerini çaldık ve bir sonuç alamadan geri döndük. “Aradığımız kişilerin bu binaya girdiğinden emin misin” diye bir daha sordum. Ali, “Adım gibi eminim arkadaş, ama hangi daireye girdiklerini tam olarak bilmiyorum” dedi. “İyi, siz oturmaya devam edin” deyip tekrar binaya girdik. 1 numaradan itibaren kapıları çalmaya başladık. “Zabıta, hanımı, başörtülü kızları var mı?” sorusunu her dairede tekrarlıyarak altıncı kata kadar çıktık. 12 numaradan da olumsuz cevabı aldık ve “Allah Allah, nasıl olur böyle bir şey, bunlar buharlaşıp uçmadılar ya!” diye söylenerek aşağı inmeye başladık. O sırada 12 numaranın kapısı yeniden açıldı ve ev sahibesi “Kardeşim, bizim 5 numarada Van’dan gelen misafirler var, siz onları arıyor olmayasınız?” dedi. Kadına defalarca teşekkür ettikten sonra başladığımız noktaya döndük ve tekrar 5 numaranın kapısına dayandık.
“Van’dan gelen misafirleriniz varmış, biz onları arıyoruz” deyince kadın bu sefer bizleri içeri buyur etti. Bir salona girdik. 50’li yaşlarda gösteren zabıta kıyafetli bir erkek ve ablası olduğunu öğrendiğimiz bir hanım içerde oturuyorlardı. Selam verdikten sonra kendimizi tanıttık: “Ben, Hacettepe Tıp Fakültesi, hanımım da Kız Meslek Lisesi 3. sınıf öğrencileriyiz. Aşağıda da aynı sınıftan bir arkadaşım takside bekliyor. Bu arkadaşım bugün sizi Ulus’ta gezerken görmüş, yanınızda da başörtülü bir kardeşimiz varmış. Arkadaşım, kızınızı pek bir beğenmiş. Malumunuz, bu devirde özellikle başörtülü bir hanımefendiye rastlamak oldukça müşkül. Bulduğu bu mücevheri kaçırmak istemeyen arkadaşımız, bizi size gönderdi. Allah’ın emri, Peygamber’in kavli ile kızınıza talibiz!” dedik. Bu güzel giriş ve döşeme karşısında şaşıran zabıta, ilk şoku atlattıktan sonra gülmeye başladı. “Bu kıza mı talipsiniz?” diye sordu o sırada salona giren genç hanımı göstererek! Biz kızı görmemişiz ama, tarife uyuyor! “Evet” dememiz üzerine zabıta, gülmenin dozunu daha da artırdı ve: “Verdik gitti! Bir kocası, 2 de oğlu, yanında hediyemiz olsun!”diyerek sözü noktaladı. Eyvah! Elin evli kadınına dünür gelmişiz! Kıpkırmızı kesildik ama bir taraftan da mazeret beyan etmeye çalışıyoruz: “Efendim, arkadaşımızın bu kadar acele etmesinin sebebini başta arzetmiştik. Bulduğu bir mücevheri kaçırma endişesi! Biz de, elçiye zeval olmaz diyerek ve arkadaşımızı kırmamak adına bu yanlış elçiliğe evet demek zorunda kalmışız! Özür dileriz!” mealinde bir şeyler mırıldandık. Zabıta memuru, talip olduğumuz kızın dayısı oluyormuş. Ablası da kızın annesi! Van’ın meşhur ailelerinden Arvasi ailesine mensuplarmış. DTCF’de bir asistanla evli olan kızlarını ziyarete gelmişler. Kızın annesi: “Ne cesaret! Öğleyin kızı gör, akşama dünür gönder!” diyor haklı olarak! Biz; “Hz. Ali de, Hz. Fatıma’yı Peygamber Efendimiz’den bizzat istemişti” mealinde özür beyanına devam ediyoruz! O sırada ev sahibemiz yaptığı kahveleri ikram ediyor. Zabıta, “Arkadaşınızı da çağırsaydınız, o da bir kahvemizi içseydi” diyor. İçimizden, “Onda kahve içecek hal mi kaldı ki” deyip teklifi savuşturduk ve tekrar tekrar özürler beyan ederek müsade istedik. Zabıta: “Bizim ailede kız çoktur, bu olmadı ama, kısmetse bir başkası olur inşaallah” diyerek bizi uğurladı.
Aşağı indik, dışarıda yağmur hızlanmış! Taksiye kendimizi zor attık! Seninki ellerini ovuşturuyor! Heyecanla “Ne oldu? Ne oldu?” diye sordu. “Ne olacak! Allah müstehakını versin! Bizi elin evli kadınına dünür göndermişsin! Allahtan asil insanlara denk geldik te kahve ikram ettiler. Aksi halde bir araba sopa yememiz işten bile değildi!” dedik. İlk dünürlük maceramız akamete uğramıştı!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s