Biri matematikçi, biri kimyâcı, biri de fizikçi üç bilim adamı ava çıkmışlar. Derken hava birdenbire bozmuş, tipiden göz gözü görmez olmuş. O hengâmede bir kulübeye kendilerini zor atmışlar. Sığındıkları evin sâhibi Ahmet Ağa, üç avcıyı bir odaya almış, odun sobasını parlattıktan sonra: “Siz ısınadurun, ben içeriden Allah ne verdiyse bir şeyler hazırlayayım” deyip dışarı çıkmış. Bizimkiler biraz ısınınca bilim adamlıkları depreşmiş. Bakmışlar ki, soba bir taşın üzerine kurulmuş. Hemen bilimsel açıklamalara girişmişler. Matematikçi: “Bu adam çok esaslı matematik biliyor. Sobanın optimal yanması için gerekli bütün hesaplamaları doğru bir şekilde yapmış, sinüsü, kosinüsü, tanjantı, kotanjantı ayarlamış ve sobayı taşın üzerine kurmuş” demiş. Kimyâcı: “Olur mu? Bu adam esaslı kimyâ biliyor. Optimal yanma için gerekli kimyâsal formülleri hesaplamış, hidrojen, oksijen, azot, karbondioksit oranlarını en uygun bulduğu pozisyona sobayı yerleştirmiş” yorumunu yapmış. Fizikçi aşağı kalır mı! “Yok arkadaşlar! Bu adam esaslı fizik biliyor. Enerjinin sakınımı kânununu, hava akım yönlerini, optimal yanma yüksekliğini hesaplamış, sobanın altına taşı yerleştirmiş” açılımını getirmiş. Biraz sonra Ahmet Ağa, elinde bir tepsi ile içeri girmiş ve “Buyurun, acıkmışsınızdır” demiş. Bilim adamları bir taraftan tepsidekileri temizlerlerken, bir taraftan da ev sâhibine sormuşlar: “Ahmet Ağa! Biz kendimizce bazı bilimsel yorumlar yaptık amma, bir de sana soralım! Sobayı niye taşın üstüne koydun?”. Ahmet Ağa bütün sâfiyetiyle: “Niye olacak Beyim! Boru yetmedi de!”demiş.
Boru yetmedi!
Yayımlanmış