Herkesin bildiği gibi Cildiye (Deri ve Zührevî Hastalıklar, Dermatoloji ve Veneroloji) stajı, tıbbiyenin beşinci sınıfında alınan küçük stajlardan birisidir. Fakültelerin çoğunda dört hafta, bazılarında ise üç hafta olarak uygulanmaktadır. Bu durumda bir Cildiye kliniğinde her sene on staj grubu eğitilmiş olmaktadır.
Bu notlarda; staj grupları ile birlikte, asistan arkadaşlarımız ve öğretim üyesi meslektaşlarımızla berâber yaptığımız hasta vizitlerinden eğlendirici, aynı zamanda da eğitici anekdotlar aktarılmaya çalışılacaktır.
Yeni staj grubu ile ilk viziti yapmak üzere, her zaman olduğu gibi saat sekizde kliniğe geldiğimde, stajyerler biraz endişe biraz da merak ile hemşire bankosunda bekleşmektedir. Endişelerinin sebebi, önceki staj gruplarından tevâtüren duydukları Cildiye Kliniği’nde ortalama stajyer başarı oranının %50’ler civârında olmasıdır. Ankara Tıp Fakültesinde beşinci sınıfı bitiren stajyerlerin, Cildiye ve Ortopedi’nin zorluğunu özetledikleri “bir Deri bir Kemik kaldık” darb-ı meseli, bizim fakültede “bir Deri’den ibâret kaldık” şeklinde kısaltılarak kullanılmaktadır. Meraklarının sebebi ise, bu kadar güler yüzlü ve anlayışlı hocaların notlarının niye bu kadar kıt olduğudur.
- Merhaba arkadaşlar! Günaydın! Ben, Dr. Mustafa Şenol. Kliniğimize hoş geldiniz!
- Hoş bulduk Hocam!
- Dört hafta boyunca, dört öğretim üyemiz ve beş asistan arkadaşımızla sizlere yardımcı olmaya çalışacağız. Önce içinizdeki endişe ve merak konularına bir açıklık getirelim. Arkadaşlar! Bu staj sonunda sizi iki noktada belli bir noktaya getirmek istiyoruz! Bir: Meslek hayâtınızda çok sık rastlayacağınız bazı cilt hastalıklarını tanımanız ve tedâvi edebilmeniz! İki: Çok sık olmamakla birlikte hayâti önemi olan bazı cilt hastalıklarını da, tanıyıp bir an önce uzmanına göndermeniz! Bu hedefe ulaşabilmemiz için, bize de başta Hulûsi Behçet olmak üzere, hocalarımızdan mîras kalan bu disiplini devâm ettirmek zorundayız. Umarım, güler yüzlerimiz size stajımızı sevdirecektir. Hiç bir hocamızın size karşı bir ön yargısı, size sıfır verme veyâ sizi çuvallatma hevesi yoktur. Meslek hayâtınızda, bu disiplinin ne kadar işinize yaradığını görünce bize hak verecek, inşallah bizi hayırla yâd edeceksiniz!
- Bu ilk vizitimiz, bir tanışma ve tanıtma viziti olacaktır. Asistan abiniz Dr. Mikâil Bey ve sorumlu hemşiremiz Mehtap Hanım da staj süresince bize yardımcı olacak.
- Bu dört haftalık süre içinde size dört stajı birden yaptırmaya çalışacağız: Eski ve çok bilinen adıyla “Cildiye”, resmî adıyla “Deri ve Zührevî Hastalıklar”, modern adıyla “Dermatoloji ve Veneroloji”, sizin dilinizde ise “Derma”. Şimdi sırayla bunları açıklayalım:
- Doktor Mikâil Bey, staj grubumuz kaç kişi?
- On üç kişi Hocam!
- Listenin ilk sırasında kim var?
- Stajyer Doktor Mehmet Dolanbay Hocam!
- Evet Mehmet Bey! Sizinle başlayalım! Sokakta gezen bir kişiye “cilt nedir” diye sorsanız ne der?
- “İnsanın derisidir” der herhalde Hocam!
- Muhtemelen! Pekî, Kışla Caddesi’nde bir büfeye veya kırtâsiyeye girseniz ve aynı soruyu sorsanız ne cevap alırsınız?
- “Kitap veya defterlerin kabına veyâ kılıfına cilt denir” cevâbını alırım Hocam!
- Âferin! Demek ki “cilt” bir eşyânın dış örtüsüne veya kabına deniyormuş. Genellikle cilt, kapladığı iç sayfalardan daha süslü olur, yaldızlarla, tezhiplerle bezenmiştir. Kâinâtın en değerli varlığı olan insanı sarıp sarmalayan, muhteşem güzellikteki, size bu staj boyunca anlatmaya çalışacağımız pek çok fonksiyona sâhip, çok süslü örtüye de bundan dolayı cilt denmiştir. Ulaşılabilir boşlukları döşeyen ve mukôza denen örtü de bu açıdan cildin devâmıdır. Dolayısıyla “Cildiye” denince, dış örtümüzün ve ulaşılabilir mukôzalarımızın sağlığı ve hastalıkları ile ilgilenen tıp branşı anlaşılmaktadır. Bu şekilde adlandırılmış başka hangi branşları hatırlıyorsunuz arkadaşlar?
- Dâhiliye, Hâriciye, Nisâiye, Asabiye, Bevliye, İntâniye…
- Tıp branşları dedik arkadaşlar! “Tıb” kelimesinin nereden geldiğini listenin ikinci sırasındaki arkadaşımız söyleyebilir mi?
- Tıp Târihi ve Deontoloji dersinde anlatılmıştı ama unuttum Hocam!
- Ben hatırlatayım! Eski Mısır’da sağlık uygulamalarının en ileri düzeyde yapıldığı “Tebb” şehrinin adından köken alan, “Tebb’in Bilimi”, “Sağlık Bilimi” anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Tabip, tabâbet, tıbbiye, mütetabbip kelimeleri de tıb’dan köken alır.
- İlk üçünü duyduk ta, “mütetabbip” kelimesini ilk defa duyuyoruz Hocam!
- Mütetabbip, sahte tabip, tabip müsveddesi anlamına geliyor arkadaşlar!
- Cildiye’yi ve tıbbı bu şekilde kısaca açıkladıktan sonra, gelelim “Deri ve Zührevî Hastalıklar” mes’elesine. Deri nedir sorusuna listenin üç numarası cevap verecek arkadaşlar!
- Canlıların vücûdunu kaplayan örtüdür Hocam!
- Âferin! Peki, sence deri kelimesi cilt kelimesindeki inceliği taşıyor mu?
- Bana biraz daha kaba bir kelime gibi geliyor Hocam!
- Peki, dördüncü arkadaşımız “Zührevî” kelimesinden ne anlıyor acaba?
- Çıkaramadım Hocam!
- Bunu çıkarabilmeniz için önce üçüncü ismimize gitmemiz lazım, sonra zührevî’ye tekrar döneceğiz. Beşinci arkadaşımız, bize “Dermatoloji” terimini açıklayabilir mi acaba?
- Deri Bilimi anlamına geldiğini düşünüyorum Hocam.
- Âferin! Dersler anlatıldıkça göreceksiniz ki, derimizin ana tabakası “dermis”tir. Bir üstü, “epidermis”, bir de altı, “hipodermis” vardır. Dolayısıyla dermis derinin tamamını temsil ettiğinden, “Dermatoloji” kelimesi de “Deri Bilimi” anlamına gelmektedir. Geldik “Veneroloji”ye! Altıncı arkadaşımız ne der acaba bu hususta?
- Venlerle ilgili gibi geliyor hocam!
- Ven ve varis işlerine Hasan Berat Hocamız (Damar Cerrâhîsi) bakıyor. Pekî Doktor Hanım! Venüs kimdir?
- Bir gezegendir Hocam!
- Doğru! Ama ben soruyu “kimdir” diye sormuştum. Yedinci arkadaşımız devâm edebilir mi?
- Eski Yunan mitolojisinde geçen bir aşk tanrıçasıdır Hocam.
- Âferin! Peki, aynı kategorideki diğer tanrıçaları sayalım!
- Afrodit, Hera, Artemis, İris…
- Ama bunların en meşhuru Venüs’tür. Dolayısı ile “Veneroloji” kelimesi Venüs’le ilgili bir anlam içeriyor. Venüs gibi kadınlarla düşme kalkma sonucu oluşan, yâni sözün kısası “Cinsel Yolla Bulaşan” hastalıkları anlatmak için kullanılmaktadır. Listenin sekizinci sırasındaki meslektaş adayımız, aynı kökenden gelen başka kelimeler hatırlıyor mu acaba?
- Hatırlayamadım Hocam!
- “Veneryal”, “veneryan”, “veneral” kelimeleri de aynı kökenden gelmektedir arkadaşlar. Peki! Venüs’le Zühre arasındaki bağlantıyı kurmaya çalışalım.
- Tâhir ile Zühre deseydiniz kolaydı da Hocam, Venüs ile Zühre arasındaki ilişkiyi çıkaramadık!
- Zühre, Venüs’ün Arapça’sıdır arkadaşlar! Her ikisi de güzel, parlak, muhteşem gibi anlamlar içerir. Güneş batmadan önce sol tarafında beliren parlak gezegene, Araplar Zühre Yıldızı, halkımız ise Çoban Yıldızı demiştir. Hülâsa-i kelam, “Zührevî” Arapça’da, “Veneryal” ise Latince’de aynı anlama gelmektedir. Gördüğünüz gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar için, her lisanda kadın aslî suçlu olarak görülmektedir. Ne dersiniz bu hususta?
- Demek ki tıpta da ataerkil kültür hâkim Hocam!
- Haklısınız! Geldik “Derma” mes’elesine! Bu kısaltmayı siz kullandığınıza göre, açıklamak ta size düşer! Görev dokuzuncu arkadaşımızın!
- Biz hayatı çok hızlı yaşıyoruz Hocam! Her şeyi kısaltarak bu hıza ayak uydurmaya çalışıyoruz. SMS’lerimizi bir görseniz! Slm, Asm, Olm, Kzm, Nbr…
- Zamâne gençliği! Bu vizitimizin sonunda, konumuzla da kısmen bağlantılı olarak bir genel kültür takviyesi yapalım. Az önce bir arkadaşımız Tâhir ile Zühre’den bahsetti. Gerek Türk gerek Dünyâ edebiyâtında yer alan başka meşhur çiftleri sayalım:
- Yusuf ile Züleyhâ, Leylâ ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Kamber ile Arzu, Ferhat ile Şirin, Sülüman ile Hürrem, Mem ile Zîn, Romeo ile Jülyet, Kleopatra ile Antonyus…
- On beş dakîka kadar dinlenin. Polikliniğimizde doktor abla ve ağabeyleriniz ve görevli öğretim üyemizle birlikte hasta göreceksiniz. Yârın sabah sekizde tekrar görüşmek üzere iyi günler arkadaşlar!