- Günaydın arkadaşlar! Nasılsınız dünden bugüne?
- Teşekkürler Hocam, gâyet iyiyiz!
- Âferin! Sizi hep böyle görmek isterim! Güzel düşünen güzel görür, güzel gören güzel yaşar, güzel yaşayan mutlu olur, mutlu olan etrâfını da mutlu eder!
- Kim söylediyse güzel söylemiş Hocam!
- Akl-ı selim insanlar söylemiş ve böyle yaşamaya gayret etmişler!
- Bu durumda siz de akl-ı selim kişilerden mi oluyorsunuz Hocam?
- Nereden çıkardınız?
- Sizi hep mutlu ve güler yüzlü görüyoruz da Hocam!
- Biz nerdeee akl-ı selim olmak nerde? Amma, ben ismi ile müsemmâ olmaya çalışan bir yapıya sâhibim!
- Anlayamadık Hocam!
- Adımı sorun bakayım!
- Bildiğimiz bir şeyi niye soralım Mustafa Hocam?
- Mustafa ne demek?
- Siz söyleyince öğrenmiş olacağız Hocam!
- Mustafa, Arapça “saf” kelimesinden geliyor arkadaşlar! Temiz, katışıksız, sâde, süzme, içi dışı bir, kötülüğe aklı ermez gibi anlamları var! Lisedeki edebiyat öğretmenimiz Zafer Soylu (yaşıyorsa hayırlı ömürler dilerim, vefât ettiyse Allah rahmet eylesin), “Mustafa, süzme bal gibi demektir” derdi. Dolayısıyla, adımın anlamına uygun bir hayat sürmem, yani ismim ile müsemmâ olmaya çalışmam, bana bu güzel ismi veren rahmetli babama karşı bir vefâ borcudur arkadaşlar!
- Allah rahmet eylesin!
- Âmin, giden bütün babalarımıza! Peki, soyadımı sorun bakalım!
- Şenol’un ne demek olduğunu herhalde biliriz Hocam!
- Adamın biri yeni bir araba almış! Direksiyona geçince başlıyormuş gülmeye! İnince normal! Arabaya binince tekrar başlıyor gülmeye! Sebeb-i hikmetini sormuşlar! Ne demiş?
- Ne demiş Hocam?
- Arabayı aldığım kişi, “arabanı güle güle kullan” demişti, ben de kullanma tarifesine uyarak arabamdan optimal performansı almayı bekliyorum, demiş.
- Yâni Hocam!
- Yânisi, ben de hayâtımı mümkün mertebe “şen” olarak sürdürmeyi ve hayattan en yüksek verimi almayı umuyorum arkadaşlar!
- Polyannacılık değil mi bu Hocam?
- Sağlıklı bir insan dakikada kaç nefes alıyor Zeynep Hanım?
- 20 civârında Hocam!
- Öyle! Demek ki 20 civârında da nefes veriyor! Sağlıklı bir nefes almanın ve aldığı nefesi aynı rahatlıkla geri vermenin karşılığında ne ödüyoruz arkadaşlar?
- Hiçbir şey!
- Peki bizden bu sağlıklı nefeslere karşılık ne isteniyor?
- Ne isteniyor Hocam?
- Sadece bir teşekkür isteniyor, şükür isteniyor, mutluluğun yüzümüze yansıması isteniyor! Bu durumda bizim sâdece sağlıklı nefes karşılığında, dakikada 40 defâ, saatte 2400 defâ, günde 57.600 defâ mutlu olmamız, yâni mutluluktan uçmamız gerekiyor! Sâhip olduğumuz amma farkında olmadığımız diğer güzellikleri de bir düşünün arkadaşlar! Bu Polyannacılık ise, evet ben iyi bir Polyannacıyım!
- Evet Mikâilciğim, nereden başlıyoruz?
- Bayram Bey’den başlayabiliriz Hocam!
- Günaydın Bayram Bey, hayırlı sabahlar, nasılsınız bakalım bu sabah?
- İyiyim Hocam, teşekkür ederim!
- Yaralarımız biraz kapandı mı?
- Oldukça Hocam!
- Mikâil Bey, Atilla Özcan Hocamızı saygı ile analım ve onun usûlü üzere, yarım saati geçmeyecek şekilde kısa bir özet alalım!
- Hay hay Hocam! Bayram Bey, 37 yaşında berber, kondiloma aküminâta sebebiyle yatıyor. Kriyoterapi ve interferon tedâvileri yapıyoruz, lezyonlar oldukça azaldı!
- Teşekkürler Mikâil Bey, ellerinize sağlık!
- Evet Nevzat Bey! Kaç çeşit verrü biliyoruz?
- Aklıma gelenler: Verrüka vulgâris, verrüka plantâris, verrüka filiformis Hocam!
- Devâm edelim İsmâil Bey!
- Verrüka plâna, verrüka anogenitâlis Hocam!
- Âferin! Avanos’u bilir misiniz arkadaşlar?
- Çanağı çömleği ile meşhur bir ilçenizdir Hocam!
- Âferin! Ne demiş Everek’li Seyrânî?
- Hiç duymadık Hocam!
- “Kör de bilir Avanos’un yolunu
- Testi bardak kırığından bellidir” demiş!
- Güzel söylemiş Hocam da verrüden buraya niye geldik?
- Avanoslular, “acer testinin suyu soğuk olur” derler!
- Acer ne demek oluyor Hocam?
- Tâze demek oluyor arkadaşlar!
- Hâlâ mevzûya adapte olamadık Hocam!
- Şimdi olacaksınız! Tâze testi gözenekli olur, içine konan suyu dışarı sızdırır, sızan sıvı buharlaşır, buharlaşan zemin serinler. Dolayısı ile tâze testi, içine konan suyu bir süre sonra birkaç derece soğutur, yâni bir nevi buzdolabı görevi görür. Aradan biraz zaman geçince, gözenekler kapanır, testi artık suyu soğutmaz olur.
- Demek ki devamlı soğuk su içmek isteyen, beş altı ayda bir testiyi değiştirmeli Hocam!
- Âferin! Bu anlattığım, sözün hakîki anlamı! Bir de mecâzî anlamı var arkadaşlar!
- Onu da dinleyelim Hocam!
- Bir işe yeni başlayan kişi heyecanlı olur, hevesli olur, idealist olur! Yapayım, çatayım, en iyisi ben olmalıyım havasındadır! Aradan bir süre geçince, etraftakilere bakar ki “tencere tava, herkes bir hava”. Sonunda, “âlemin enâyisi ben miyim” der, o da ortama uyar, “salla başını al maaşını” moduna geçer!
- Ben de acer bir testi olarak, 1993’ün Mart ayında yardımcı doçent olarak göreve başladım. Hevesliyim, idealistim, en iyisini yapmak niyetindeyim! Derslere girmeden birkaç kitap karıştırıyorum, slaytlar hazırlıyorum, notlar alıyorum!
- Gene böyle bir bahar günü, eski hastânedeyiz! Heyecanla derse girdim! Konu: Verrüler! Güzelce anlattım: sebebi, patolojisi, kliniği, tedâvisi… Sonunda, bu tedâvilerin yanında, halk arasında “ocak” denen yerlerde değişik yöntemlerin de uygulandığını, bâzen etkili olduklarını, bu tür tedâvileri Batı tıbbının da kabûl ettiğini, textbook’larda “suggestion” başlığı ile konunun işlendiğini anlattım!
- Ne güzel yapmışsınız Hocam, ama bize bu tür tedâvi yöntemlerinden hiç bahsetmediniz!
- “Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer” denmiştir!
- Hangi süt ağzınızı yaktı Hocam?
- Verrü dersini anlattığımın ertesi günü, Malatya mahallî gazetelerinden birinin manşeti yaktı arkadaşlar!
- Hayrola Hocam, ne gazetesi ne manşeti?
- “Araştırma Hastânesine Yeni Gelen Cildiye Hocası, Siğilleri Üfürükçülere Gönderiyormuş” manşeti!
- Ayıp etmişler Hocam!
- Öyle oldu! Siz siz olun, aklınızın almadığı bir şeyi çalakalem reddetmeyin, halk hekimliği uygulamalarının da bâzen işe yarayabileceğini unutmayın!
- İyi hafta sonları arkadaşlar! Güzelce dinlenmeyi ihmâl etmeyin!
- Etmeyiz Hocam!
- Ha! Zeynep Hanım, Pazartesi adınızın anlamını soracağım! Bir de akl-ı selîm’i!
- Tamam Hocam! İyi günler!
- İyi günler!
- 13 Mart 2014