Rahmetli Mezit Evi’nin Mustafa Ağa, anneannemin kardeşi Zila (Zeliha) nene ile evli olduğu için bizim eniştemiz olurdu. Dili biraz peltek olduğu ve özellikle de “canım” kelimesini “şanım” olarak telaffuz ettiği için “Şanım Enişte” derdik. Şanım Enişte ile Küştan’da ortak bir tarlamız vardı. Babalarından kalma, yarısı onun yarısı bizim! O sene iki aile de oraya buğday ekmişler ve hasat zamanı gelmişti.
Sabah erkenden, rahmetli dedem, babam, ben ve kardeşim Hüseyin ekini biçmek için tarlaya vardık. Rahmetli Şanım Enişte ekini bir gün önceden biçtirmiş. Dedem ve babam tırpanla, ben ve Hüseyin kalıçla ekine giriştik. Saat 10 gibi Şanım Enişte, üzerine özel sap taşıma teknesi konmuş olan arabasıyla geldi. Kendisine yardım ettik, arabayı yüklettik, güzelce sardık, sarmaladık. Hesaba göre, 3 arabalık sap var! Biz tarlayı bitirene kadar Enişte 2 sefer daha yapacak ve sap harmana indirilmiş olacak.
Yola çıkacakken rahmetliye; “Enişte! Küştan yolundan gitme! Palancı Mustafa’nın kayısı ağacı yola bir kol uzatmış, senin yük te biraz havaleli oldu, oradan geçemezsin! Çubuk Yolu’ndan aşağı git!” dedim. “Meyak etme yiyenim, ben biliyim gidejek yolu!” dedi ve yola çıktı. Biz işe devam ettik. Öğle yemeğini yedik, biraz dinlendik, yeniden işe koyulduk! Enişteden ses yok! İkindi vakti ekini bitirdik. Sap tarlada birkaç gün kalıp gevreyecek. Eşyalarımızı topladık, arabaya bindik, enişteden gene ses yok! Palancı Mustafa’nın tarlaya varınca ne görelim! Ortalık harman yeri gibi! Her taraf sap, saman! “Eyvah” dedim, “Bizim enişte, sapı buraya dağıtmış!” Yola devam ettik, Çubuk Çeşmesi’ne varınca atımız su içmeye durdu. O sırada baktık ki enişte köyden taraf, ağzında sigara, gemi çeke çeke geliyor. Yanımıza gelince, “Ne yaptın Enişte, galiba arabayı yıkmışsın!” dedim. “Şoyma yiyen şoyma! Dediğini tutmadık! Gavuy ağaç bıyakmadı ağa! dedi.
Tahmin ettiğimiz gibi, enişte varıyor, ağaca takılıyor. Enişte diyor “ben geçeceğim”, ağaç diyor “bırakmam!” İş inada biniyor! Zorlayınca, özek demiri çıkıyor, tekne yere iniyor, dört teker öne çıkıyor! Hadi bakalım! Etraftaki komşuların da yardımıyla tekne boşaltılıyor, yerine konuyor, sap tekrar yükleniyor, ama bir araba sap, oluyor iki araba! Enişte gidiyor, arabayı harmana yıkıyor. Dönüyor, kalan sapı yüklüyor, tekrar harmana! Şimdi üçüncü sefer! Küştana gidip bir araba daha yükleyecek! Bu vesile ile kendisini rahmetle yad ediyoruz, ruhu şad olsun!