Değerli Ağabeyim Dr. Atilla Özcan’dan naklen:
Bugün köyde, iki adayın yarışacağı muhtarlık seçimi vardı. Akşama kadar sandığın başında bekledi, yapabildiği kadar seçmenleri, özellikle tanıdıklarını, kendi muhtar adayına oy vermeleri hususunda yönlendirmeye çalıştı. Saat 5’te seçim bitti, sandık açıldı. Zaten 50 haneli küçük bir köy! Oylar çabucak sayıldı, kendi muhtar adayı açık ara farkla seçimi kazanmıştı. Dolayısıyla kendisi de üçüncü sıradan ihtiyar heyetine aza seçilmiş oluyordu! Tabii ki çok sevindi, yeni muhtarı ve diğer azaları tebrik ettikten sonra evine gitti. Akşam yemeğini iştahla yedikten sonra zaferinin tadını çıkarmak üzere köy kahvesinin yolunu tuttu. Köşedeki boş masaya oturdu, ayak ayak üstüne attı ve kahveciye; “Adem, abine şöyle okkalısından bir şekerli kahve yap bakalım” diye seslendi. Kahvecinin getirdiği bol köpüklü kahveden hafifçe höpürdeterek bir yudum aldı. Gözlerini kahve ahalisi üzerinde şöyle bir gezdirdikten sonra; “Allah’ın hikmetinden sual olmaz demişler! Daha düne kadar ben de şunlar gibi sıradan bir adamıdım yav!” diye mırıldandı!