Kasabamızın sevilen şahsiyetlerinden, eski öğretmenlerden Halil Efendi’nin de kardeşi olan Baltacı Evi’nin Ahmet Çavuş, iştahı oldukça açık, boğazlı bir kişiymiş. Aşağı Mahalle’de komşumuz olan rahmetli, bir gün komşuları tarafından, İstanbul’dan gelen misafirlerin de davetli olduğu bir ziyafete çağrılmış. Sofra zengin mi zengin, ama misafirler de kibar mı kibar, neredeyse hepsi çıtkırıldım!
Dumanı tüten bir çorba ile açılış yapılmış. Misafirler iki kaşık içmişler ve “kaldırın!” demişler. Sırada pastırmalı yumurta var. İki sokum almışlar, “kaldırın!” buyurmuşlar. Kavurma gelmiş, iki almışlar, “kaldırın!”, köfte gelmiş, iki kaşıktan sonra “ kaldırın!”, mantı ortaya konmuş, iki hamleden sonra “kaldırın!”, mis gibi yumurtalı köftür kavurması gelmiş, iki-üç lokmadan sonra “kaldırın!”
O zamana kadar epey bir “lahavle” çeken Ahmet Çavuş artık dayanamamış ve: “Kaldırın, kaldırın! Bu ne yav! Geri getirin bakayım şu kaldırdıklarınızı, Ahmet Çavuş’un karnı zil çalıyor! ” demiş.